Ebeveynlerin Yerini Dijital Ekranları Mı Alıyor?

Elif Özdemir I Şubat 2024


Evde çocuğunuzla beraber zor bir hafta sonu geçirdiğinizi farz edin. Yapmanız gereken tonla iş var, yoğun ve yorgun hissediyorsunuz, destek alabileceğiniz kimse yok. Çocuğunuzsa evde iyice sıkılmış durumda, tableti alıp oyun oynamak için ısrar ediyor. O an en çok ihtiyacınız olan şey işlerinizi tamamlayıp biraz mola vermek… Böylece stresi azaltıp çocuğunuzun keyifli bir gün geçirmesini sağlamak için tableti almasına izin veriyorsunuz. Ancak işler planlandığı gibi gitmiyor. Belirttiğiniz vakit dolup tableti geri istediğinizde çocuğunuz daha çok geriliyor, ekranı bırakmak istemiyor. Tadınızı iyice kaçıracak tartışmalarla konu uzadıkça uzuyor. Tableti almayı başarsanız da herkes öncekinden daha gergin ve mutsuz…

Çocuğun Beyninde Neler Oluyor?

Psikolog Meva Coşkun, ekrandan kopamamanın temel nedenini “Bir uğraşa, nesneye veya kişiye duyulan önlenemez istek” anlamına gelen “bağımlılık” kavramıyla açıklıyor. Zira izlenen yayınlar son derece hızlı akan, renkli bir içeriğe sahip. Renk, ışık ve sesler çocuklarda uyaran etkisi yaparak beynin haz mekanizmasını etkiliyor. Çocuk ekrana her baktığında beynindeki ödül merkezi uyarılarak dopamin salgılanıyor. Bu hormonun verdiği mutluluk/ keyif duygusu bir tür bağımlılık oluşturarak tekrar tekrar ekrana bakma (oyun oynama veya video izleme) isteğini tetikliyor. Böylece beyindeki bu kodlama nedeniyle çocuğun ekran dışındaki hiçbir şeyden o denli keyif alamadığını, bu uğraşa bağımlı hale geldiğini görüyoruz. Bir süre kullanmasına izin versek ve öncesinde anlaşmalar yapsak da bu ona yetmiyor; daha fazlası için yalvardığına, ağladığına ve hatta sesini yükselterek tartıştığına üzülerek şahit oluyoruz.

Bir diğer etki ise şu: Çocuk, izlemeye alıştığı hızlı görüntü ve ses geçişleri nedeniyle gerçek hayatı renksiz ve sıkıcı görmeye başlıyor. Son derece doğal olan yaşam ritmi, ekrana maruz kalmış bir çocuk için çok yavaş artık. Beyindeki işleyiş hızlandıkça çocuğun dikkati, öğrenme kabiliyeti ve konuşma becerisi de azalmaya, hareket ve huzursuzluğu ise artmaya başlıyor. Halbuki konsantrasyon için insanın hızının düşmesi gerekir.

Üzgün/sıkılmış çocuğumuzu yatıştırmak için telefon ve tablet vermek onun sağlıklı duygu gelişimini ve sakinleşme yollarını öğrenmesini engeller. Özellikle küçük yaşlarda bu sorunlara konuşma bozukluğu, bilişsel ve fiziksel gelişim eksiklikleri, sosyal ilişkilerin gelişmemesi gibi problemler de eklenir.

Ekran Otizme Yol Açar mı?

Ekrana odaklanmış çocuğa bu kanaldan gelen uyaran çok fazlayken, sosyal ortamdan hiç uyaran gelmiyor. Bu da çocuklarda gözlemlenen konuşmama, göz teması kurmama, seslenilse de dönüp bakmama, reaksiyon vermeme gibi durumların otizmin semptomlarıyla karıştırılmasına neden olabiliyor. Otizmli çocuklara dair çalışmalarıyla tanınan Psikolog Cihan Çelik, bu benzerliği şöyle açıklıyor: “Doğduğu andan itibaren çocuğunun kendisiyle ilişki kurduğunu, reaksiyon verdiğini söyleyen anne babalar, çocuklarını özellikle ilk üç senede yoğun telefon/tablete maruz bıraktıklarında, bir süre sonra kopuş yaşadıklarını anlatıyorlar. Ekrana bağımlı hale gelen çocuklar otizm yelpazesinin etrafında geziniyorlar. Ölçek uygulandığında, gözlem yapıldığında, çocukla oyun kurulmaya çalışıldığında otizm tanılı bir çocukla nasıl güçlük yaşıyorsak ekranın hasar verdiği çocukla da aynı güçlüğü yaşıyoruz. Her iki durumda da özel eğitime başlanması ve alınan hasarın onarılması gerekiyor. Burada kritik nokta şu, hangi çocuğun saatlerce ekran izlediğinde otizm benzeri belirtiler göstereceği bir muamma. Ben bunu şöyle anlamlandırıyorum: Bazı çocuklar dezavantajlı olarak dünyaya geliyorlar. Eğer anne baba direkt ilişki kurmak yerine çocuğu ekrana hapsederse, temas kurmazsa, ilişki geliştirmezse çocuk otizm benzeri belirtilerle yaşama başlıyor ve durum o tarafa evriliyor.”

Çocukların İlişki Kurmaya İhtiyacı Var

Ekran bağımlısı çocuklar içinde en olumsuz tablo, ekran bağımlılığına ek olarak “uyaran eksikliği” de yaşayan çocuklarda görülüyor. Uyarandan kastımız, öncelikle ebeveyn elbette. Çocukla ebeveyn arasında duygusal alışveriş yoksa, iletişim kurmuyor ve oyun oynamıyorlarsa durum daha da zorlaşıyor. Çocuk dışarıdan dürtü/etki alamadığı için kendi dünyasında kalıyor ve beyninde yeni bağlantılar oluşturamıyor. İlişki kurmuyor, öğrenmiyor, tepki vermiyor. Elinden çizgi filmi, oyunu, ekranı aldığımızda ağlamaya başlıyor. Çünkü belki de o çizgi film karakteriyle, bizimle kurduğundan daha güçlü bir bağ kurmuş durumda. O karakterle, ebeveyniyle yaşadığından daha çok hatırası var. Özetle bu sorun doğuştan gelmiyor veya beynin içkin bir problemi değil. Problemin doğrudan ebeveyn tutumlarıyla ilgisi var.

Yetişkinlerdeki Bağımlılığın Etkileri

Doksanlı yıllardan itibaren özel televizyonların artmasıyla beraber bugünün yetişkinleri olan bizler de kendimizi ekran karşısında bulduk. Yıllar boyu bu kanalları seyredip televizyonu evimizin baş köşesine yerleştirdik. Bugün hala eve gelir gelmez sesi duyulsun diye televizyonu açan, her akşam dizi izleyen, belli yarışmaları kaçırmayan bir kitle var. Son yıllarda yaygınlaşan akıllı telefon ve tabletlerin etkisiyle ekrana bakma oranı daha da arttı. Son araştırmalara göre, Türkiye genelinde insanlar telefonu günde ortalama 78 kere eline alıyor. Yani bu ortalamaya göre her 13 dakikada bir telefonlarımıza bakıp bir şeyler izlemeye başlıyoruz.

Ekranın, beyin hızını orantısız şekilde artırdığından, normal hayat hızının bağımlılara yavaş geldiğinden bahsetmiştik. Bu durum biz yetişkinler için de geçerli. Hepimizin her an acelesi var. Sıra beklerken sıkılıyoruz, nedenini bilmediğimiz bir telaşla hareket ediyoruz. Dikkatimiz dağınık, gözümüz sürekli telefonda. Film/dizi izlemeye başladığımızdan beri kitap okuyasımız gelmiyor; çünkü kitap çok yavaş ilerliyor, çünkü hepimiz ekrana bağımlıyız. Bu da ona maruz kalmanın ne denli büyük bir tehlike olduğunu anlamamızı, çocuğumuza verdiğimiz zararın boyutunu görmemizi engelliyor.

Psikolog Meva Coşkun, kendilerine çocuklarındaki bağımlılık durumuyla ilgili başvuran ebeveynlerin çoğunun “ekranın nasıl zarar verdiğini gerçekten bilmediklerini”, duydukları gerçekler karşısında şaşırdıklarını belirtip şu sözleri ekliyor: “Birçok ebeveyn 3 yaşın altındaki çocuğuna yalnızca ‘eğitici içerikler’ izlettiğini, ekrandan yabancı dil eğitimi konusunda faydalandığını, oturup çizgi filmleri onunla birlikte izlediğini söylüyor. Ancak içeriği eğitici de olsa, ekranın bu yaştaki çocuklara vereceği zararın azalmadığı çok açık. Çocuğu yaşıtlarından geri kalmasın diye teknolojiyle bir an önce tanıştırmaya çalışan ebeveynler, yaşattıkları maruziyet nedeniyle aslında evlatlarının yaş gelişimlerinin çok gerisinde kalmasına neden oluyorlar. Tedavi için ekranı tamamen kesmeleri, onun yerine çocuklarıyla vakit geçirip oyun oynamaları, bu süreci yakından gözlemleyip tedaviyi sürdürmeleri gerekiyor.”

Ailelerin bir diğer açmazı da çocukla nasıl iletişim kuracaklarını bilmiyor olmaları. Kendileriyle sağlıklı iletişim kurulmamış, duyguları sorulmamış, ebeveyniyle güvenli bağ oluşturamamış anne babalar, bu yetiyi kazanmadıkları için çocuklarına da yansıtamıyorlar. Öte yandan sosyal ilişkilerin ve yardımlaşmanın azaldığı, herkesin kendini yalnız hissettiği bir düzende ebeveynler bütün sorumluluğu tek başına almak zorunda kalıyor. İçsel problemlerinin, farkında bile olmadıkları bağımlılıklarının ve kalplerindeki yorgunluğun faturasını da çocuklara kesiyorlar ister istemez. Ruhi sıkıntılarını nasıl aşacakları konusunda destek almaya, çocuklarıyla şefkatli bağlar kurup onları dijital dadılardan korumanın yolunu öğrenmeye ihtiyaçları var. Bunun için de anne-baba-çocuk ilişkisini anlayıp güçlendirmelerini sağlayacak kaynak ve rehberlerle çalışmaları, gerektiğinde alanın uzmanlarından destek almaları gerekiyor.

 

Kurumsal Kapasite

0

Yıllık Tecrübe

0

Anaokulu

0+

Öğrenci

0+

Oyun

Bilgi Merkezi

E-Tema ile ilgili merak edilenler..

Okul öncesi eğitime farklı bir perspektifle bakan E-Tema’nın eğitim içeriği, 3-5 yaş grubuna yöneliktir.

E-Tema kazandırmayı planladığı başlıca yetkinlikleri şu şekilde sıralayabiliriz:

- Ahlaki Olgunluk ve İradeli Yaklaşım
- Sosyal Sorumluluk ve Farkındalık
- Öğrenmeyi Öğrenme
- Anadilde ve Yabancı Dilde İletişim
- Matematik ve Bilimde Temel Yetkinlikler
- Sanat ve Spora Dair Yetkinlikler

Kurulum danışmanlığı hizmetimiz aşağıdaki işlemleri kapsar;

- Sıfırdan anaokulu açmak isteyen kişilerin/kurumların uygunluk testlerinden, eğitmen yetiştirme programlarına kadar açılması planlanan anaokulunun kurumsal yol haritasının hazırlanması
- Bina/mekan uygunluk çalışmaları, fiyat belirleme stratejileri, dijital pazarlama planlarının oluşturulması
- Eğitim modeli desteği, müfredat planları ve eğitmen kaynaklarının hazırlanması

Detaylı Bilgi İçin Tıklayın.

Eğitim modeli danışmanlığı, uzun soluklu bir çalışmanın ürünü olan, kendine özgü eğitim içeriklerinin oluşturulduğu Erdem Temalı Eğitim Modeli’nin kurumunuzda uygulanmasını içermektedir.
- Eğitim müfredatı içeriklerinin ve lisansının paylaşılması
- Eğitmen eğitimi planlamalarının yapılması
- Mentörlük hizmetlerinin verilmesi
- Etkinlik materyalleri, üretilmiş oyunlar, etkinlik planlamalarının paylaşılması

Detaylı Bilgi İçin Tıklayın.

Eğitmen Eğitimi danışmanlığı, kurumunuzda görev yapan eğitmenlerin gelişim süreçlerine destek veren bir hizmet başlığıdır.
- Kuruma özel eğitim ihtiyaçlarının belirlenmesi
- Kuruma özel eğitim planının çıkarılması
- Yüz yüze ve çevrimiçi eğitimlerin yapılması

Detaylı Bilgi İçin Tıklayın.

Erdem Temalı Eğitim Modeli’ni, kurulum danışmanlığı ve eğitim modeli danışmanlığı hizmetlerimizden birini seçerek, yeni kurulacak kurumunuzda veya eğitime devam eden anaokulunuzda uygulayabilirsiniz.
- Kuruma özel eğitim ihtiyaçlarının belirlenmesi

Detaylı Bilgi İçin Tıklayın.

Web sitemiz ve sosyal medya hesaplarımızdaki duyuruları takip ederek, ilgili eğitimin kayıt formunu doldurabilir, eğitimlerimize katılabilirsiniz.

Kurulum Danışmanlığı, Eğitim Modeli Danışmanlığı ve Eğitmen Eğitimleri hizmetlerimiz için ekibimizle ücretsiz, online ön görüşme gerçekleştirebilirsiniz.

Detaylı Bilgi İçin Tıklayın.

Okullarımız bölümünden, E-Tema’nın uygulandığı eğitim kurumlarına erişebilirsiniz. Okullara ilişkin diğer konularda bilgi almak için destek hattıyla iletişime geçebilirsiniz.

2017 yılı itibariyle hazırlık çalışmalarını tamamlayan Erdem Temalı Eğitim Modelinin geçmişi, daha önceki dönemlere dayanmaktadır. 2017 yılı öncesinde, yönetilen anaokullarından edindiğimiz tecrübeyle kendi eğitim programımızın ihityaçlarını belirleyip yeni ve özgün bir model ortaya koyduk.
Hazırlıkların tamamlanmasının ardından uygulamaya geçen model, 7 yıldır aktif bir biçimde 30’a yakın kurumda uygulanmaktadır. Her geçen yıl kendisini geliştiren modelimiz, uygulama açısından öğrenci ve veli memnuniyetini öncelemektedir.

Topluluklarımıza Katıl