Çocuğumuzun Arkadaşı Mı Olalım Ebeveyni Mi?
Sakine Sallabaş I Nisan 2024
Modern dönem ebeveynlik yaklaşımlarının hayatımıza girmesiyle beraber, anne babalar arasında “çocukla arkadaş olma” eğilimi artmaya başladı. Evladıyla her şeyi konuşabilen, onun sırdaşı olan, kendi sıkıntılarını da rahatça paylaşan ve eşitlikçi bir ilişkiyi merkeze alan ebeveynler olmaya çalışıyoruz artık. Çocuğumuzla arkadaş olduğumuzda anne babalığın kolaylaşacağını, çocuğun bize daha az direnip doğruyu uygulamak konusunda uyumlu davranacağını, nihayet sağlıklı bir ilişki kurabileceğimizi sanıyoruz. Arkadaşlık ilişkisinin, bizi “eleştirilen türde bir ebeveyn” olmaktan uzaklaştırıp anlayışlı ve ideal anne babalar olmaya yaklaştıracağı yanılgısına kapılıyoruz ister istemez. Ancak bu yaklaşım derdimize derman olmadığı gibi, kafalarımızı karıştırarak pek çok sorunu da beraberinde getiriyor.
Çocuğun fikrini söyleyebilmesi, kendini ifade etme hakkının olması, birey olarak var olması, büyürken hayata dair deneyim kazanması elbette önemli. O asker değil, biz de komutan değiliz. Ona sevgi ve saygıyla yaklaşmamız, onunla bağ kurup paylaşımda bulunmamız, uzun yıllar boyunca yaşamına şahitlik ve eşlik etmemiz elzem. Ancak arada ince bir çizgi de var. Bu nedenle karşımızdaki varlığın bir yetişkin değil, sadece çocuk olduğu gerçeğini atlayıp kendi rolümüzü unuttuğumuzda ona zarar vermiş oluyoruz.

Çocukla Arkadaş Olmanın Riskleri
Öncelikle şu gerçeği kabul edelim: Sınır ve kurallar çocukların kendilerini güvende hissetmelerini, hayatla ilgili sağlam ilkeler edinmelerini sağlar. Anne babası olarak onlarla arkadaş olmaya çalıştığınızda ise en önemli görevlerinizden biri olan sınırları öğretme işini boşlamış olursunuz. Çünkü arkadaşlık, her hususta eşit konumda olduğunuzu kabul etmeyi gerektirir. Arkadaş gibiyseniz çocuğunuzun herhangi bir konuda sizden izin alması gerekmez, dilediği gibi davranmaya hakkı olur. Bu da onun “sizin rehberliğinizle büyümesi gereken bir çocuk olduğu” gerçeğini ortadan kaldırır.
Öte yandan çocuk; arkadaş ile ebeveyn arasındaki farkı bilmezse, onu denetlemenizi ve “hayır” demenizi gerektirecek durumlar karşısında normalden çok daha fazla öfkelenmesi muhtemel hale gelir. Böyle bir evde büyüyen çocuklar hayatın doğru çerçevesini öğrenemez, sınırlarını bilemez ve kendilerini güvende hissedemezler. Oysa çocukların bu kaotik dünyada kendilerini bulmaları için onlara kılavuzluk edip yol gösterecek, geminin kaptanlığını üstlenecek ebeveynlere ihtiyacı vardır. Bildik tabirle söyleyelim: “Çocuğunuzun pek çok arkadaşı olabilir ama anne ve babası sadece birer tanedir.”
Bir çocuğun en önemli gereksinimi, ne yaşarsa yaşasın onu sevip koruyacak, tehlikelerden uzak tutmak için çabalayacak, güvenliğini sağlayacak bir ailesi olduğunu bilmektir. Örneğin gece geç vakitte hala televizyon izlemek istediğinde, kış günü ince giyinip dışarı çıkmaya çalıştığında, hasta olduğu halde ilacını içmediğinde, keskin aletlerle oynamak için tutturduğunda ona “Hayır, olmaz, ben annen/baban olarak seni korumakla yükümlüyüm, bu şekilde kendine zarar vermene müsaade edemem!” demek çocuğa zorbalık etmek, patronluk taslamak değildir. Bilakis sağlıklı ebeveynliktir. Zira çocuklar büyüdükçe bağımsız karar verme ve kendini yönetebilme becerilerini de ancak sağlıklı sınırları öğrenerek kazanabilirler. Özetle, rolümüzü ihmal etmeyip sınırları koruduğumuzda; kendini bilen, bir hayat düsturu olan, yere sağlam basan yetişkinler olmalarını da kolaylaştırmış oluruz.
Podcast olarak dinleyin:
Ebeveyn Kimdir?
Sonuçlarını kestiremeden çocukla arkadaş olmaya yönelmenin bir diğer önemli sebebi de zihindeki ebeveynlik tanımının hatalı olmasıdır. Ebeveyn deyince aklımıza baskıcı, otoriter, sağlıklı iletişim kuramayan, duyguları görmezden gelen, sevgi göstermekten aciz, dediğim dedik, katı biri geliyorsa bu kavramı doğru anlamadığımız söylenebilir. İdeal ebeveyn, çocuğunu koşulsuz seven, bu sevgiyi hem sözleri hem de davranışlarıyla gösteren, doğru sınırlar çizip bunları sakin ve net şekilde anlatabilen, çocuğunun hatalı davranışlarını bile yargılamadan değerlendiren ama onu doğruya yöneltmekten de geri durmayan, ona hükmetmek için değil, onun rehberi olmak için hareket eden kişidir.
Yeterince iyi ebeveynler, çocuklarının duygularını görüp aynalamaya, hayal ve dertlerini küçümsememeye dikkat ederler. Hatasız değildirler, kimse mükemmel olduklarını iddia edemez; ancak yanlış davransalar da telafi etmek için çabaladıkları, hatayı kabul edip özür dilemeyi erdem saydıkları görülür. Çocuklarının hatalı davranışları karşısında sorumluluk almasını sağlayıp net ve makul sınırlar dahilinde yaptırım uygulamaları, en güçlü yönlerindendir. İdealize edilmesi ve örnek alınması gereken ebeveyn tutumu tam da budur. Böylece çocuklarımız doğru ve net sınırlar dahilinde, kavramları ve rolleri birbirine karıştırmadan kendilerini güvende hissederek büyüyebilirler.
Diğer içerik yazıları için tıklayın
Yıllık Tecrübe
Anaokulu
Öğrenci
Oyun
E-Tema ile ilgili merak edilenler..
Detaylı Bilgi İçin Tıklayın.
Detaylı Bilgi İçin Tıklayın.
Detaylı Bilgi İçin Tıklayın.
Detaylı Bilgi İçin Tıklayın.
Detaylı Bilgi İçin Tıklayın.